KARŞILIKSIZ ÇEKLERDE BANKANIN SORUMLULUĞU

14.04.2017
KARŞILIKSIZ ÇEKLERDE BANKANIN SORUMLULUĞU
Yargıtay, uzun zamandır süren 'karşılıksız çek' davasında emsal niteliği taşıyacak bir kararaverdi.
ÇEK KARŞILIKSIZ ÇIKTI
Davaya konu olay şöyle gelişti. İzmir'de deri sektöründe faaliyet gösteren Sepiciler Holding, 2005 yılında İstanbul'da deri işleri yapan bir şirketten 1 milyon TL'lik bir sipariş aldı. Siparişi yapan şirketin parayı çekle ödeyeceğini belirtmesi üzerine holding yetkilileri, şirkete çek karnesini veren bankayı arayarak şirketle ilgili bilgi talebinde bulundu. Bankanın Merter şubesinden, "Biz çek verirken gerekli araştırmaları yaptık, sağlam kişiler" şeklindeki beyan üzerine holding, şirkete yaklaşık 300 bin TL'lik ürün gönderdi. Şirket bu paranın yarısını öderken, diğer yarısı için ise çek verdi. Ancak çek karşılıksız çıktı.
ŞİRKET SAHİBİ SABIKALI ÇIKTI
Yapılan araştırmada satış yaptıkları şirketin banka hesabında para olmadığı, hatta şirket ofisi olarak gösterilen yerin tahliye edildiğini öğrenen holding yetkilileri, şirket sahipleri M.Ç. ve M.Y. hakkında suç duyurusunda bulundu. Soruşturmada, M.Ç. ve M.Y.'nin daha önce 'karşılıksız çek', 'hırsızlık' ve 'sahtecilik' suçlarından sabıkalı olduğu ortaya çıktı.
BANKAYA DAVA AÇTI
Bunun üzerine şirketle ilgili bankadan bilgi talep eden holding avukatı A. Ulvi Çağıran, bankanın 'Çek Talep Formu'nda müşterinin sicilini sorgulayan bölümlerin boş bırakıldığını fark etti. Avukat Çağıran, bu belgeler ışığında bankanın söz konusu şirkete çek karnesi verirken gerekli özeni göstermediği ve bunun yanı sıra şirketin 'güvenilir' olduğu imajını oluşturarak Sepiciler Holdingi zarara uğrattığı gerekçesiyle banka aleyhinde İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde dava açtı. Davada holdingin uğradığı zararın yarısının bankadan tahsil edilmesi talep edildi.
ZARARIN YARISINI BANKA ÖDEYECEK
Yaklaşık 10 yıl süren dava sonucunda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, emsal niteliği taşıyan bir karar verdi. Yargıtay kararında, davacı holdingin uğradığı zararda özensiz çek karnesi veren bankanın yarı yarıya sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle holdingin tahsil edemediği paranın yarısı olan 69 bin TL'nin davalı bankadan faiziyle birlikte tahsiline hükmetti.
BANKALAR ÇEK VERİRKEN BİN KERE DÜŞÜNECEK
Dava sonucunun karşılıksız çek davalarında bir ilk olduğunu belirten avukat Ulvi Çağıran, "Bankaların, 3167 sayılı Çek Yasası'nın 2. Maddesi gereğince, bankanın herhangi bir gerçek ve tüzel kişiye çek karnesi verirken gerekli özeni göstermesi gerekiyor. Bu davada bankanın özen yükümlülüğünü açıkça ihlal ettiğini ortaya koyduk. Banka, müşterimiz olsun da nasıl olursa olsun mantığı ile hareket etmiş. Yargıtay da, 10 yıl süren davada haklılığımızı tescil etti. Emsal niteliğindeki bu karar, karşılıksız çek mağdurlarının zararının bankalardan tahsil edilmesinin yolunu açtı. Bankalar artık çek karnesi verirken müşterisinin güvenilirliği konusunda daha dikkatli olmak zorunda." dedi.

 

T.C.
Yargıtay
11. Hukuk Dairesi


Esas No:2015/14187
Karar No:2016/3710
K. Tarihi:06.04.2016 

 

MAHKEMESİ : ........ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2014
NUMARASI : 2012/227-2014/1184

Taraflar arasında görülen davada ........ Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/12/2014 tarih ve 2012/227-2014/1184 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı banka vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ..... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:


Davacı vekili, davalı banka tarafından dava dışı ......'ye çek defteri verildiğini, ciro silsilesi ile müvekkiline intikal eden çekin dava dışı bankaya ibraz edildiğini, banka tarafından "İş bu çekin sahte kimlik bilgileri ile şahıslar tarafından açılan hesap üzerine keşide edilmiş olması nedeni ile işlem yapılmamıştır." denilerek el konulduğunu, müvekkiline de aslı gibidir kaşesi bulunan çek fotokopisinin verildiğini, davalı bankanın üzerine düşen sorumluluğunu yerine getirmeyerek müvekkilinin mağduriyetine yol açtığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 12.600 TL'nin 05/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek reskont avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsilini talep etmiştir.


Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.


Mahkemece, çek karnesi sahibinin sosyo ekonomik durum araştırması yapılırken gerekli basiret ve itinanın gösterilmediği, davacının çek bedeli kadar zararının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 12.600 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı banka vekili temyiz etmiştir.


Dava, çek hamili tarafından dava dışı keşideciye çek karnesi veren bankanın gerekli dikkat ve özeni göstermemesi sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.


Bankalar çek karnesi verirken kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli dikkat ve özeni göstermelidir. Sadece ibraz edilen bir kısım belgelerle yetinmeyip, hesap açtırmak isteyen kişiyi işyeri seviyesinde soruşturmak ve benzeri incelemeleri yapmak suretiyle hesap açmak ve buna göre çek karnesi vermek durumundadır. Bununla birlikte, davacı da ticari ilişkiye girdiği kişi ya da kişileri seçmekte özenli davranmalıdır.

 

Ayrıca, işbu davanın açılabilmesi için keşideci ve cirantalara müracaat edilmesi ve yasal yolların tüketilmesi gerekir. Bir başka deyişle davacının dava konusu çekten dolayı zararının gerçekleşmesi gereklidir.


Bu itibarla, mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde öncelikle davacının zararının oluşup oluşmadığı hususu araştırılarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı banka yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile davalı banka yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Tümü